Gece, sabaha doğru ezan ile nura bürünmüştü gerçi gökyüzü her zaman nurluydu, ezan okununca sanki daha nurlu oluyordu. Âlemin sırrına davet vardı, gönlü merhametle okşayan gülümseten, kırgın gönülleri barıştıran suskun sözlere çırpınarak yalnız ıpıssız kalan gönüllere, derman olan ezan ve Rahmana secde ile teslimiyetle, özgürlüğe çağrı vardı, ezan ile göz yüzünde dağıtılırken nasibini alanlara sürur(sevinç) dağıtıyordu.
Can denilen gönül kuşu ile huşu içinde sabah namazını kıldıktan sonra, odun ateşinde demlenen çayı aldı, kırık dökük olmayan masasının başına geçti, ufak ufak yudumlamaya başladı. İçinden
--Çok şükür yarabbim.
Dedikten sonra, eline Kuranı kerimi alarak okumaya başladı. Okuduktan sonra duasını yaptı, soğuyan çayından bir yudum daha aldı. Bir anda tevekkül ’süz şükür ’süz geçen günleri aklına geldi, gözünden iki damla soğuk yaş masaya damladı. Birden yürekten irkilerek
-Suphanallah dedi.
Bardağında biten çayı doldurduktan dışarıda gelen kalabalık insanların sesi ile irkildi, pencerenin perdesini kaldırarak dışarıya baktı. Karşı apartmanın kapısı önünde, hararetli tartışarak gönüllerinde taht kurmuş oturan, şeytanın yardımı ile bir birlerini döven iki insanı ve seyirci kalan kalabalığı gördü. Onca kalabalık olan insanlar, sadece kavgayı seyir ediyor kendi aralarında neler olup bittiğini anlamaya çalışırken, onları ayırmanın telaşına düşmüyorlardı.
Allah ile olmayanın, hür ve aklının salim sağlamda olamayacağını, şeytanın musallat edeceği gerçeğini görünce hemen sokağa fırladı, kavga edenler karşı komşu Ramazan bey ve Nusret amca idi, ellerinde sopalarla birbirlerine saldırarak kavga ediyorlardı. Ya Allah bismillah diyerek araya girdi, Avazı çıktığı kadar.
-Allahu Ekber.
Diyerek bağırdı. Kalabalık ve kavga eden Ramazan Bey ve Nusret amca bu nara karşısında oldukları yerde çivilenerek kaldılar. Şaşkın ve hayret içinde kalan YusufHak Cipta Dilindungi Undang-Undang