"Kimsin sen?" salonumun ortasında duran yabancıya korku dolu gözlerle baktım. Bu adam kimdi ve benim evimde ne yapıyordu? Aramızdaki bir kaç adım mesafeyi sıfırlayarak tam önümde durdu. Uzun boyundan dolayı yüzünü bana doğru eğdiğinde ateş gibi yanan gözleri bir adım gerileme isteği oluşturmuştu. "Ben Cehennenden gelenim." söylediği şeyle dudağının kenarı kıvrılırken boğazımın kuruduğunu hissettim. Yutkunmakta güçlük çekerek konuştum. "Ölüm meleği." söykediğim şeyi kendim bile hala idrak edemiyorken karşımdaki adam keyifli bir şekilde gülüyordu. "Bir cinayet işledin. Günahının bedelini ödeme vakti,Menesa." diyerek yeniden aramızdaki mesafeyi sıfırladı. "Ben senin Ölüm Meleğinim. Bir yıl sonra tam bugün ölü olacaksın." Dudaklarını kulağıma yaklaştırarak yakıcı nefesiyle ekledi. "Süren başladı." Şimdi ölüm gerçekten bir nefes kadar bana yakındı. Üstelik verdiği sürede belliydi. Bir yıl. Sadece bir yıl sonra ölecektim. Ama işler ikimizinde düşündüğü bir şekilde gitmeyecekti.