Adaleti ölü bir zihinde yaşatmaya çalışmak, bir cesedi canlandırmaktan daha da zordur. Halel Elfida Duman tam olarak böyle yapmaya çalışıyordu. Kendi zihninde kendi adaletlerini sağlamış eli kanlı katillerin karşısında; omuzlarında cübbe, elinde yüzlerce sayfadan oluşan adalet kitapları, zihnindeyse gururu üzerine ettiği yeminler. Halel, siyah incilerin gölgesinde ceset kokularını hissederken, yalanlarla yüzleşerek hayatındaki hiçbir şeyin gerçek olmadığını fark ettiğinde; gururu üzerine yeminler etmeye ve göze almaması gereken riskleri göze almaya başlamıştı. Hesaba katmadığı tek şey ise kaderin üzerinde kurduğu tiyatroda başrol olmasıydı.
Çoçukluğum gözümün önünden film şeriti gibi geçerken elimden hiçbir şey gelmiyordu. Kurtulmak için çığlıklar atarken sesim çıkmıyordu. Yardım etmek için çırpınan benliğim hareket edemiyordu. Sanki bir kilit vardı görmediğim. Bağlanmıştım o sokağa, kilit vurulmuştu çıkış bildiğim kapıya. Duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Dostum dediğim herkes bir yol ayrımındaydı, hangi yoldan devam edersem birini kaybedecek gibi hissediyordum.