"Birbirlerini acımasızca yakanların, yaktıkları kadar da yanmayı göze alanların hikâyesi..."
•21.06.2024•
Leyla, bu tarihten tam 30 sene evvel, 8 yaşındayken gözleri önünde babası yitirmiş küçük bir kız çocuğudur.
Babasının ondan gidişiyle, onunla beraber kurduğu renkli dünyası bir anda altüst olmuştur; o renkli dünyadan geriye yalnızca koca bir karanlık kalır.
Leyla'nın babası Kenan Karaner, son nefesini vereceğini anladığı anda kızını, kolları arasında can vermekte olduğu, Ateş'e emanet eder.
Ateş'ten adının hakkını vererek, kızının karanlıkta kalacağını bildiği dünyasını aydınlatmasını ve yaşamı boyunca izleyeceği yola ışık tutmasını ister.
Fakat Kenan Karaner'in unuttuğu bir şey vardır; o Ateş'tir.
Ateşin bu dünya üzerindeki temel varlık nedeni, aydınlatmaktan da öte yakmaktır. Küllerinden geriyeyse hiçbir şey bırakmamaktır.
"Aşk sandığın kadar değil, yandığın kadardır."
•••
Not: Bu hikâye tamamiyle hayal ürünüdür. Gerçek kurum, kuruluş ve kişilerle oluşabilecek benzerlikler tamamen tesadüftür.
Bu eserin telif hakları tümüyle tarafıma aittir. Hiçbir şekilde esinlenilmesi, kopyalanması veyahut değiştirilmesi söz konusu değildir.
Birce Sağlam, Diyarbakır'da görev yapan bir Türk askeridir. Kendisine gelen telefonla, ''Pençe'' isimli özel bir time alındığını öğrenir. Görev için gittiği Hakkari'de hayatının aşkını bulacak, aynı zamanda geçmişten gelen bir gölgeyle savaşacaktır.
"Bir ülkü uğruna geçen bunca sene, bir ülke uğruna çekilen bunca çile. Sen asker, bu bayrağın alltında nefes aldığın sürece, değişemezsin şu Türklüğünü hiçbir şeye."