Ne ahlaksız, sapık, iğrenç... ne de ahlaklı ve erdemli olmak gibi bir istekleri olmayan üç genç, kendilerine biçilen sınırları aşmanın arzusu ile ilk günahı işleyen Kabil gibi bir cana kıyacaklarını bilmiyorlardı.
"Kırmızılar," dedi, "sıcacık ateş gibi, kanıyla dans ediyorum. Şehveti hissediyor musun? Günahımızdan doğan aşk üçgenini... Damarlarımızdan akan gücü, özgürlüğün heyecanını..."
"Hangimizden bahsediyorsun?" diye sordu. "Senden mi, benden mi?" Duraksadı. "Bizden mi? Yoksa mezarlığın üzerindeki karanfillerden mi?"
"Gözyaşları," dedim. "Onlar şeffaf, onlara anlam yükleyemezsiniz. Sevinçten mi, kederden mi, korkudan mı, hazdan mı? Bilemezsiniz."
#14 En iyi tarihi kurgu 🌺 (070519)
Tarihi Kurgu Serisi - 2
(Serinin diğer kitaplarıyla alakası yoktur!)
Heryer soğuk, heryer donmuştu...
Wisthons Şatosunda önemli birgün yaşanıyordu. Kraliyet ailesi önemli bir balo düzenlemişti.
Şatonun balo salonu dolup taşıyordu duyan duymayan herkes üşüşmüştü.
Sonunda hedefine varacaktı genç bayan , Oturduğu makyaj masasından kendine baktı. Masanın üzerinde duran boyayı alıp dudağına sürdü.Kimse bilmesede o bir asilzadeydi. Her hareketi bunu kanıtlıyordu. Ayağa kalktı aynanın önüne geldiğinde kendini baştan aşağı süzdü. Pudra tonundaki elbisesi beline tam oturmuş korsesini dahi belli etmiyordu. Gerçi korse sadece belini değil Yüzünü de gizlemeliydi.
Odadan çıktı uzunca koridoru geçtikten sonra kendini balkonda buldu. Herkes alkışlıyor bağırıyordu. Ellerini sallamakla yetindi... Her şeyden nefret ediyordu...
" Wisthons Şatosu seni yerle bir edeceğim, icindekilerle beraber yok olacaksın"