KRALLIĞIN SAVAŞI: PUSULANIN GİZEMİ
  • LECTURES 18
  • Votes 2
  • Parties 2
  • LECTURES 18
  • Votes 2
  • Parties 2
En cours d'écriture, Publié initialement juin 23, 2024
Kressadones krallığında taht sistemi oldukça farklıdır.  Taht büyükbabadan toruna geçmektedir. Fakat taht sırası toruna geç geleceği için büyükbabadan sonra taht, kralın seçtiği vekil ile devam eder. Torunu 20 yaşına gelesiye kadar vekil, kral olarak hüküm sürer. Eğer torun 20 yaşına gelirse tahta geçme sırası ondadır. Ve vekil taht sırası varise gelene kadar onu korumak zorundadır.

Krallığın tek varisi olan Joseph 15 yaşına gelmiştir. Ve daha önce diğer krallar ve prensler gibi bir okula giderek eğitim alması gereklidir. Ancak okula sadece varisler değil, halktan  kişiler sınava girerek başarılı olurlarsa bu okula gidebilmektedirler.Eğitim halktan kişiler için 5 yıl, kraliyet soyundan olanlar için 3 yıldır.Ancak Joseph'in annesi Leydi Dountail oğlunun okula gitmesini istemez, ona zarar geleceğinden korkar. Annesi krala prensin okula gitmeyip sarayda eğitim almasını ister ama kral da gitmesini istemektedir. Bu yüzden tercihi prense bırakırlar. Peki Joseph'in verdiği karar hayatını nasıl etkileyecektir?
Tous Droits Réservés
Inscrivez-vous pour ajouter KRALLIĞIN SAVAŞI: PUSULANIN GİZEMİ à votre bibliothèque et recevoir les mises à jour
ou
#46vasiyet
Directives de Contenu
Vous aimerez aussi
KIZIL GECE , écrit par DuruMavii
85 chapitres Terminé
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu), écrit par Maral_Atmc6
72 chapitres En cours d'écriture
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
Vous aimerez aussi
Slide 1 of 10
BAŞ BELASI/ *Yarı texing* cover
YASAKLANMIŞ TUTKU +18 cover
Yılan Yuvası cover
FIRTINA ZAMANI  cover
KIZIL GECE  cover
YIRTICI GÖZLER cover
HAYALDİ *Gerçek Oldu* cover
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) cover
Azrathia'nın kamçısı cover
Ejderhanın Tutsağı cover

BAŞ BELASI/ *Yarı texing*

37 chapitres En cours d'écriture

Rüya Işık ve Uraz Kaya Onlarınkı ilk görüşte aşkmıydı?