İçini kasıp kavuran bir acısı vardı bıraksalar bedenini çıplak elleriyle yırtar o kavurucu acıyı söküp atardı...Bıraksalar çok şey yapardı oysa tutan kimsesi yoktu kafasındaki seslerden başka acısını hep içine atardı anlatsa kimseler anlamazdı.. Hep bir boşluk hep bir evsizlik hissi vardı nereye giderse gitsin evine ulaşamıyordu onun bir evi yoktu.. Anka Sözeri tek başına çabalayan hep tırnaklarıyla kazıyarak yukarı tırmanan bir kızdı ama hep tırnaklarını bıraktı hep aşağı düştü.. Bir gün biri çıktı karşısına öyle vazgeçmişti ki her şeyden o yemyeşil gözleri olan kendinden ve ailesinden başka hiç kimseyi düşünmeyen görmeyen yok sayan bir adamdı başka şansı da hiçbir zaman olmamıştı zaten kimse ona şans tanımamıştı ve öyle bir kin kibirle harmanlanmış biriydi ki o da kimseye şans tanımıyordu kaybetmişti kazandıklarının yanında kaybetmişti ruhunu koruyamamıştı o Doğu Demiröz yeşil gözlerinde kin alt perdelerde kimsenin göremediği bir acısı vardı... Doğu Demiröz: Gelincik! Sen benim acılarımda açan tutsam o kan rengi yapraklarını döken kadınsın.. Ne dokunabildim sana ne de vazgeçebildim biliyorum dokunsam öleceksin.. Sen öldükten sonra yanına geleceğim yine de sana dokunacağım.. Anka Sözeri: Yapma beni yine yıkık dökük harabe yerlerde evsiz bırakma üşüdüm ben çok üşüdüm yapma beni yurtsuz bırakma yalvarırım hani hep yanımda olacaktın evsiz yurtsuz kalmayacaktım duysana çığlıklarımı bu kadar acımasız olma öleceksin dedin öldürdün sen beni dokunmayı bırak kopardın. Bu kader değil midir sürekli kendini yeniden var ettiren yeni yeniden doğduran.Bazı sırlar vardır ayağımıza dolanır bakalım her sır ayağa dolanıyor mu yoksa yeni sırlar doğurup farklı yollara mı çıkarıyor bizi.. İkisininde birbirinden haberi yok daha önce hiç karşılaşmamışlar gibi... Daha önce ruhları ruhlarAll Rights Reserved