Eski Türkler, gök katlarının kayından olma hayat ağacının dallarında bulunduğuna inanırlardı. Bu ihtişamlı ağaç ulaşılmaz mavi gökle yeryüzü arasındaki bağlantıyı kurardı. İşte Markut, hayat ağacının yedinci ve son katında dururdu. Bir hudut misali oradan yukarı kimseyi geçirmez, tanrı Ülgen'in yeryüzündeki temsilcisi görevini son derece hakkıyla yerine getirirdi. Hareketli, devasa kanatları vardı Markut kuşunun. Gökyüzünü kaplayan kanatlarının birisiyle ayı diğeriyle güneşi tutardı. Göklerin sahibi derlerdi ona. Yeniden doğuşu temsil ederdi Markut. Gücü ve ölümsüzlüğü simgelerdi. Ne olursa olsun onun için sınırları korumak son derece önemliydi. Gelişi yağmurlar getirirdi. Bereketti. Gök gürültüsünün en şiddetli hali çıkardı meydana. Gerektiğinde görünmez, zaman zaman da fazla gürültü yapardı. Güzelliğinin ve gücünün korkutucu bir tarafı da vardı. Gelişi dosta sevinç düşmana korku vermekle kalmayıp önüne de kimse cesaret edip çıkamazdı. Dostu da olmazdı çok zaten. Tek bildiği korumak ve yaşatmaktı. Onun da en iyisini yapardı. Talat Sungur kurduğu time bu yüzden Markut demişti. Bildikleri tek şey canları pahasına vatanı korumak ve yaşatmaktı. Onun da en iyisini yaparlardı. "Markut...Korumak ve yaşatmak için." *Bölümler 15 günde bir perşembeleri geliyor. - Bu bir askeri kurgudur. - - Olayların gerçek kurum ve kuruluşlarla hiçbir ilgisi olmayıp tamamen hayal ürünüdür. - *Çalıntı halinde yasal haklar sonuna kadar kullanılacaktır. *Bu isimle yazılan ilk kitaptır.