Kucağımdaki minik, onun uzattığı oyuncaklarla oynarken kendince gülüp, mırıldanıyordu.
Ben ise sanki yerime çakılmış gibi, otura kalmıştım burada. Tek yaptığım Duru'nun saçlarıyla oynayarak oyalanmaktı.
Onun ise ben oturduğumdan beri suratıma baktığını gayet hissede biliyordum. 1 hafta önce duyduklarımın şokuyla ne hiss edeceğimi bilmeyerek, suratına bile bakmıyordum.
"Ahu." diye bana seslenmesiyle sadece "hm" dedim suratına bakamazken.
Aniden çenemde hissettiğim parmaklar, kafamı ona doğru döndürdü. Bakışlarını kısaca Duru'ya değdirdikten sonra hayranmışcasına bana baktı.
"Bizim de bundanımız olsun mu?" deyip beni hem dumura uğrattı, hem de bedenimdeki bütün kanın yüzüme hücum etmesini sağladı.