Elleri havada öylece kaldı. Odaya girişim onu şok etmişti. Büründüğü bu canavardan hemen sıyrıldı ve insan formuna döndü. Elindeki bıçak görünümlü gölge biçimi siyahlaşarak kayboldu. Herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. Olduğu hücre küçücüktü. Gücünü kullanarak orayı yıkmaya çalışmış gibiydi. Eğilen duvarlara baktım. "Rei-sama" diye fısıldadı. Sonra gözleri yaşlarla doldu ve diz çöktü. Şok etkisi tüm vücuduma yayıldı. Ona doğru koştum. Aramızdaki parmaklıkları bizi ayırmaya yetiyordu. Ellerini parmaklıkların arasından geçirip yüzüme koydu. "Sen..." dedi yorgun sesiyle. "İyisin." diye bitirdi. Şimdi küçük bir çocuğa benziyordu. Festival günü gördüğüm o tatlı çocuğa dönüşmüştü. Yavaşça yere çöktü. Elini yüzümden çekti ve gözlerini kapatıp kendini yere bıraktı. Parmaklıkları sıktım. "Kami-sama!" diye bağırdım. Hebi hemen gelip kapıyı açtı. "Tüm gücünü kullanmış olmalı." diye mırıldandı. Küçük bir toz bulutu onun etrafını kapladı. Bir anda ona yaklaşan herkes uzaklaşmaya başladı. Hebi şaşkınlıkla bir adım atmaya çalıştı ama sanki bacağını kontrol dahi edemiyordu. Toz bulutu büyüdü. "Hoşgeldin Rei." Dedi. Kapıdan geçip onun yanına ulaştım. Eğilip ona sarıldım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Saçları yüzüne geliyordu. Eşsiz ferah bir koku etrafa yayıldı. Gözlerimi açtığımda işte ordaydık. En sevdiğimiz yerde. Sakura ağaçlarının altındaki eşsiz görkemli tepede. En güzel yerde hem de onunla. Her zaman ki gibi içim büyük bir huzurla doldu. İyiydi. İyiydik. Sonun da yine onunlaydım. Sanki karanlıkta kalmıştım ama şimdi güneş yeniden doğmuştu ve tüm sıcaklığını üzerimde hissediyordum.All Rights Reserved