Caddenin yanından araya doğru giren sokakta bir kapının önünde; hardal sarsıyla kahverengi arası bir montu olan, siyah pantolonlu siyah denecek koyulukta saçları, kısa denebilecek düzeyde sakalları ve onu bu mükemmelliğe yakışır şekilde tamamlayan bıyıklarıyla bir adam duruyordu. Vay be dedirten türden bir adam... Hikayemizin başlangıcı tam da o gün olmuştu. Ama ben bunu aylar sonra anlayacaktım. Sevmek kapılmak, kaptırmaktı belki ama bu sefer dozunu çokça aştı... Bunca şiir için insanın böyle yanması lazımmış...