"Kalbimizin en derinlerine gömdüğümüzü zannettiğimiz acılarımız, ansızın bir sızı bastırır ya göğüs kafesine, nefesini keser, canını yakar. Saç telinden ayak tırnağına kadar. Tarifi yoktur o acının. Yaşamak gerekir, ama yaşayan, bir daha asla eskisi gibi olmaz."
Bazen düşünüyorum. Acı mıydı insanı büyüten? Yoksa büyümek miydi acının ta kendisi. 8 yaşında bir çocuğu, sanki 100 yaşındaymış gibi yorabilecek kadar zalim miydi kaderin tokadı?
Ben Arif Güloğlu...
Benliğimi yitirdiğim bu zifiri karanlıkta hep bir çıkış yolu aradım, ama nafile. Yıllardır Sıkışıp kaldığım bu labirentte umudumu bir an olsun kaybetmeden çıkış yolu aradım. Her hüsranla pes edeceğim an, daha da hırslandı içimdeki çocuk. Ama artık o bile pes etmeye meilliyken, ansızın bir çift Ela göz belirdi karanlığın tam ortasında. Ve işte, tam O an hissetmiştim çıkışı bulduğumuzu.