Tanıtım Genç adam iç hesaplaşmalarıyla boğuşuyordu. Ahşap masanın etrafında dolanırken gözü bembeyaz duvara takılmıştı. Geniş omuzlarını silkip kafasını çevirmeye çalıştı. Gözünü parlaklığından alamıyordu. Alnından akan teri hızla sildi. Nasıl bir uğursuzluktu ki başından bir türlü gitmiyordu. Hayatı bok çukurundan ibaretti. Eksik olan şeyi tamamlamaya çalışırken hayat, elindekileri bir bir alıyordu. Burnuna daha çok taze olan yarasından bir koku geliyordu. Gözleri yaşarırken bu sefer silmedi. Her aldığı nefes haram olan bir yaratık gibi günahlarından arınmayı, yeniden tertemiz olmayı isteyen biriydi. Saat ilerledikçe tutuşup kendi yağında kavruluyordu. Ondan uzaklaşıp giden beyaz gülü yoktu artık. Yapraklarını döktükçe ondan uzaklaşmıştı. Mis kokusunu haram etmişti. Ne ailesinin olmayışı ne eksikliği artık umurunda değildi. Sadece kokusunu bir kere daha içine çekebilmek istiyordu. Karanlığın içinde alnından akan nar lekelerini (günahlarını) arındırmak için gelen bir ışıktı o. Başından beri cebelleştiği çamur artık bataklığa dönmüştü. Yüzünü unutamıyordu. Uzaklık unutmasına yetmemişti. Yüzünü hatırladıkça vücudunu saran ateş bir an olsun dinmemişti. Hiç mi sevmemişti? Sevdiyse bile neden gitmişti? Neden korkuyordu? Sorularına cevap bulamadıkça içinde boğuluyordu. Ne uyuyabiliyordu ne yiyebiliyordu. Gece gündüzü kovalarken zaman aka bildiğince yavaş akıyordu. Halbuki sevdiği kadın aşktan korkuyordu. Hissettiği anda kaçmayı seçmişti. Bilmiyordu ki kaçtıkça daha çok yaklaşacaktı.All Rights Reserved
1 part