. . . ..."Canım acıyor," dedim ona sesimi yükselterek. Elimi acıyan bileğime getirdiğimde geçmesini sağlayacakmışım gibi üflüyordum. Onun bakışlarının da bende olduğunu fark ettim. "Arabada kıpırdayıp durmasaydın acımazdı," dedi umursamazca. Kaşlarım anında çatılırken dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Onun karşısında geçtim. "Attığın düğümden haberin var mı?" diye sordum. Sorum üzerine önce bileğime baktı, sonra bana. "Sadece benim çözebileceğim bir düğümdü," dediğinde sesi yoğun geliyordu. "Ve sadece seni acıtmış." "Evet," dedim ona diklenmeye devam ederken. "Sadece beni acıttı." Bileğimi ovuşturmaya başladım tekrar. "Bileğimi bağlamana gerek yoktu. Uslu bir kız gibi gelebilirdim yanında." Şu an beni kaçıran ve adını bilmediğim adamla olan konuşmamın anlamsızlığına içimden güldüm. Ama dışımdan tamamen öfke akıyordu. Sinirleniyordum, canım acıyordu ve aitsizlik hissi her tarafımı sarmalamıştı. "Biliyor musun," dedi ve başını eğip yüzüme bir santim kalacak şekilde yaklaştı. "Hiç uslu bir kıza benzemiyorsun." Yutkundum. Gözlerimi de aynı zamanda kaçırırken onun hiç gözünü bile ayırmadan bana bakışı utandırmıştı. "Hiçte bile," dedim kendimi toparlarken. "İple canımı acıtmaktan ziyade uslu bir kız olmayı tercih ederdim. Tabii bana bunu sorsaydın." Yaklaştığı yüzünü yüzümden ayırdığında nefes alabildiğimi hissettim. ... . . .
1 part