Salladığım bacaklarımı, titriyorda olabilir emin değilim, dişleyerek çatlattığım dudağım, tırnağımı avuç içine batırarak kızarttığım ellerim ile gergin olduğum 100 metre ileriden bile belli olabilirdi.
Tekrar çevremde ki bütün saatleri kontrol ettim. Akrep ve yelkovan aynı hizzaya üst üste geldiğinde, 9 dakika kalmıştı.
Derin derin nefesler alarak hem gerginliğimi hem de stresimi bastırmaya çalıştım. Ama dediğim gibi sadece çalıştım. Bir süre sonra saate doğru yöneldim ve 30 saniye kaldığını görmem ile kalbim neredeyse beynime kadar sıçrayıp geri yerine gitmişti.
5 saniye kalması ile onun dediğini yapıp gözlerimi yummuştum. Kısık sesle konuşmaya başladım.
"5,4,3,2,1..."
Bacaklarımı sallamaya devam ederken sayma işlemimi bitirmiştim. Beklediğim kapı sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi açmadan gülümsemiştim.
Gelmişti...
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024