"Olmayalım Mihrimah, biz kader ortağı olmayalım. O güzel yüreğin nasıl dayanır benim kaderimle aynı şeyleri yaşamaya?"
Susuyordu kız, konuşmuyordu. Konuşamazdı ki zaten, tek bir cevap dâhi veremezdi.
"Susma işte, hep konuş. Söz artık hiç bıkmadan dinleyeceğim seni, lütfen konuş."
Göz yaşları yanaklarından kaydırak misali her dakika çoğalıp kayarken, burnunu çekerek izlemeye devam ediyordu arkadaşını Börçe.
Canı yanıyordu, bir kere daha canı yanıyordu...
''''''''''''
"Efendimsin cihanda i'tibârım varsa sendendir.
Miyân-ı âşıkânda iştihârım varsa sendendir"
Kalabalığın içinde gözlerimin en içine baktığını hissediyordum.
"Şeyh Galib" diye mırıldandım.
"Eğer ki Şeyh Galib olsaydım, bu şiiri sana yazar, bu satırları senin için okurdum."
Mihrimah araya girip, oluşan güzel ortamı bozdu.
"Neyse ki değilsin!"
(Başlama Tarihi; 09.07.2024)
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...