Eke: Becerikli, açıkgöz, zeki, bilgili, kurnaz.
Bir nefret ne denli büyük olabilir?
Üç kuşak düşman ailenin iki düşman üyeleriydi Yiğit ve Güneş. Ailelerinin düşmanlığını ileri götürmeyi her zaman vazife bilmişler ve birbirlerinin hayatlarını zehir etmeye ant içmişlerdir. Biri bir şey yaptığında diğerinin yapacağı şey iki katı olup kartlarını hep büyük oynadılar her zaman. Ta ki son oyunu en acımasız şekilde oynayana kadar...
Bir intikam uğruna ne kadar ileri gidilebilir?
"Neden yaptın bunu?"
"Sen benim hayallerimi çaldın ben de senin hayallerini elinden almak istedim" dedi adam kinle. Kahverengi gözleri nefretin ihtirasıyla harlanıyordu. O nefret her saniye içine işliyordu sanki.
Kadının mavi gözleri acıyla kısıldı. Öyle kinliydi ki karşısında duran adama, aşık olduğunu düşündüğü adama... Ruhu kavruluyordu sancıdan. Son kez baktı adamın gözlerine acıyla. Adam ona bakmıyordu artık, masasına oturmuş önüne bakıyordu. Önemsiz olduğunu vurgular gibi.
"Sen benim anne olma hakkımı elimden aldın Seni asla affetmeyeceğim. Çekip gideceğim buralardan ve ömür boyu içimde olan nefreti büyüteceğim!!" diye öfkeyle parladı. Hınç ve kırgınlık tüm sesine yansımıştı.
Adam usulca başını kaldırdı. Mavi gözlere alayla baktı ama alayın yanında büyük bir öfke vardı. Buram buram hissediliyordu. Ritmik bir alkış tuttu ayağa kalkarak. Güneş'in gözleri kısıldı anlamayarak. Neydi şimdi bu? Ne yapıyordu bu adam?
"Güzel tiyatroydu Güneş!"