Bir tatil, bir şans, bir aşk hikayesi.
Yaz tatilinin en sıcak günlerinde, Eylül hayatının en büyük şansını yakalayacağını bilemezdi. İstanbul Üniversitesinde mimarlık okuyan genç ve enerjik bir öğrenci olan Eylül, yaz tatilinde İzmir'de ailesiyle birlikte vakit geçirmektedir. Bir gün, tesadüfen karşılaştığı bir reklam afişi, onun hayatını kökünden değiştirecek bir fırsat sunar. Ücretsiz bir kruvaziyer tatili için düzenlenen çekilişe katılan Eylül, hiç beklemediği bir anda bu tatilin kazananı olur.
Eylül kendini Atina'nın limanında, lüks bir kruvaziyer gemisi olan Elysium'a adım atarken bulur. Bu sadece bir tatil değil, aynı zamanda hayatını değiştirecek bir maceranın başlangıcıdır. Gemide, farklı ülkelerden gelen genç üniversite öğrencileriyle tanışacak, onların arasında kendini keşfetme ve büyük bir aşkı bulma fırsatı bulacak.
Eylül, Elysium'da karşılaştığı Mert adında gizemli bir gençle arasında güçlü bir çekim hisseder. Mert, zengin bir aileden gelen ve iş dünyasında başarılı bir kariyere sahip olan bir iş adamı olarak gemiye ailesiyle birlikte katılmıştır. İki genç arasındaki bu çekim, denizin derinliklerinde ve geminin ihtişamlı ortamında filizlenmeye başlar.
Ancak, bu yolculuk sadece romantik bir maceradan ibaret değildir. Eylül ve Mert, birbirlerinin kalplerine dokunacakları bu yolculukta, aşkın, dostluğun ve kişisel keşiflerin derinliklerine ineceklerdir. Elysium'un 21 günlük rotası boyunca, birbirlerinin sırlarını keşfedecek, zorluklarla başa çıkacak ve sonunda gerçek duygularıyla yüzleşecekler.
"Benim topraklarımda ölmek için özel bir nedene gerek yok."
Mihra Elnurova, Türkiye'nin güneyinde yer alan, ufak bir Türkmen ülkesi olan Karahan'da yaşamaktadır. Sıcacık bir ailede büyüyen Mihra, hayatın sert ve acımasız yüzüyle henüz tanışmamıştır.
Ta ki ülkesinde baş gösteren iç savaşa kadar.
Ülkenin çeşitli bölgelerinden ayaklanma, silahlanma haberleri gelirken hiçbir sorun olmadığına inanarak yaşayan genç kız, bir sabah bulundukları kasabaya ülkesini ve kendi topraklarını korumak için Türkiye'den askerlerin gönderildiğini öğrenir.
Bu askerlerin arasında hayatının aşkının da olacağından bihaberdir.
Yağmurlu bir günde şarkı söyleyip kendi kendine eğlenirken çitlerin arkasından kendini izleyen Türk askeri Yusuf Agâh Demiral'ı görünce Mihra'nın kalbi o zamana dek hiç atmadığı kadar kuvvetli atmaya başlar.