Batırmak istemiyorum herşeyi. Beni buna zorluyordu yaşadığım olaylar. Çokta zor tutuyordum içimdeki ateşi. Öfkemi kusmak ateşi yok etmek istiyordum. Çıkmaz kararsızlık vardı. Hayatımda en nefret ettiğim kararsızlık, karşıma çıkmış ve bir kere daha bana sırıtıyordu. Karşımdaki kadın karşımdaki koltukta oturmuş bana en mutlu günmde de içine etmekten çekinmiyordu ve bunu yaparken hınzırca sırıtıyor ve gurur duyuyordu. Bu kadın ne zaman düzelecek ve beni sevecek. Bunu beklemem bile aptallık ama insanda sevgiye bir yerde ihtiyaç duyar ve bunu ister.şimdi bu kadın bana "sen evlatlıksın" diyor. Bunu rahat rahat söylemesi, içimdeki hüznü açığa çıkardı. Titreyen gözlerim ağlamak istiyor ama ben bunu tutmalı ve içimdeki hüznü susturmalı, acıyan kalbime özgüvenle doldurmalıyım. Ayakta kalamayan bacaklarım benden bağımsız sendeledi ve ben yanımdaki koltuğa tutundum. Kalamazdım burada. Belki evim burası hiç değildi ama bilseydim hiç gelmezdim. Beni sevmeyeni hiç sevmezdim ama durumlar şuan karışık. Toparlanmalı ve gitmeliydim. "görüşmemek dileğiyle" dedim ve arkama bakmadan merdiven basamaklarını çıktım. Odama girdim ve içime derin bir nefes çekip dolabımı açtım. Sadece bana ait olanları yatağın üzerine attım. Köşede duran valize düzensizce doldurdum. Fermuarı çektim ,kapıyı kapatıp basamakları indim. Beni bekleyen bir ışık bulup gitmeliydim. Büyük çıkıl kapısını açtım,arkama baktım ama o bana bakmıyor ve kahvesini yudumluyordu. Neden beklenti duydumki? Bu hislerimi kontrole almalıyım. Kapıyı tam açtım ve bir adım atıp, valizi çakıllı yolda çekerek ilerledim. Bir adım daha attım valizi çekerken o sesiduydum hayranlık duyduğum o ses "Leyla" demişti. Bir adım daha atamadım. Neden ki? Onumu bekliyordum? Arkama döndüm, koşarak yanıma geldi. Karşımda durdu. Bana çok farklı bakıyordu. Hiç bana böyle bakmamıştı.