Kendimi öldürdüğüm gün, kendimi öldürmemem gerektiğini anladığım gündü. Sizi ölüme sürükleyen insanlar, siz öldüğünüzde de üzülmeyeceklerdi. Sizi ölüme sürükledikleri için zerre kadar pişmanlık da duymayacaklardı. Tüm bu duygulara sahip olsalardı zaten siz bu noktaya gelmezdiniz. 24 yıllık hayatım boyunca beni öldüren silahın tetiğini hep başkaları çekti sanarak kendimi avuttum. Onların eline tetiği çekilmiş silahı verenin ben olduğunu unutarak... Şimdi ise buradayım. Kaçtım ve yıllarca kaçtığım şeyin kendim olduğunun bile farkına varmadım. Hayatımın bir noktasında benden ayrılacak insanların en çok neyi sevdiğini öğrenip, sevdikleri şeyleri yaparak kendimi onlara feda ederken hep benimle olacak olan benliğimi yok saydım. Haddimi aştım. Yaşadıklarımı hak etmediğimi düşünüp, bana bunları yaşattığını düşündüğüm yaratıcıya kızacak hatta kırılacak kadar haddimi aştım. Sonunun çukur olduğunu gördüğüm yolları bile bile yürüdüm, belki içi doldurulmuş bir boşluktur diye. Sonra çukura düştüm ve ben bunu hak etmedim dedim. Gerçekliği insanın suratına buz gibi vuran durumlar hakkında bile hayaller kurdum ve hayallerim suya düştüğünde saçma bir şekilde bunu sorguladım. Körmüşüm gibi davrandım, sonra görme yetimi benden aldı diye tanrıya kızdım. Ben Nehir Dikmen ve bu da benim hikayem. Artık ölü bir kızım, söylediklerim mi? Onlar sadece ölü bir kızın ağzından çıkan ölü melodiler.
3 parts