Gözlerimdeki umut ışığı, her gün ona doğru yürüdü. Yıldızlar onun adını fısıldarken, kalbim onun sesini duydu. Rüzgar onun kokusunu taşırken, benim düşlerim onunla şekillendi. Ama aşkın ateşi, yüreğimde yanan bu ateş, onun sevgisini asla yakalayamadı.
Gözlerimdeki parıltı, sevgisinin derinliklerine doğru yol alırken, o hiçbir zaman geri dönüş yapmadı. Her anı, her bakışımda onu aradım. Ama onun yüreği, benim yüreğimi asla tanımadı.
Rüyalarımız birbirine dokunurken, gerçeklik yüzümde soğuk bir tokat gibi patladı. O, başka birinin gözlerindeki parıltıyı seçti. Benimse yüreğim, yalnızlıkla buruşmuş bir yaprak gibi kaldı.
Belki de aşk, benim için sadece bir rüyadan ibaretti. Belki de onun için bir başka gerçeklik vardı. Ama benim için gerçeklik, onunla olan hayallerimde saklıydı.
Şimdi, yıldızlar onun adını fısıldamıyor. Rüzgar, onun kokusunu taşımıyor. Benimse yüreğim, onun adını haykırmaktan başka bir şey yapmıyor.
Aşkın ateşi, yüreğimde hâlâ yanıyor. Ama bu kez, onun sevgisiyle değil, onun yokluğuyla besleniyor.
Ablasının patronuyla evlenmesi sonucu, ablasıyla yaşayan 17 yaşındaki Zeynep, bir yandan ablasının 20 yaşındaki üvey oğlu poyraz'la, bir yandan da yeni okulunda uğradığı zorbalıklarla uğraşmak zorunda kalır.