Dr. Emberheart, çoğu korku kitabında ismi geçen, gerçek olduğuna inanılmayan, çocukları korkutmak için söylenen bir efsanedir. Çocukları kandırır, inine çeker, ve istediği olduğu anda, çocukları o kanlı hastane yataklarına bağlayıp, üstlerinde binlerce deney yapar. Aileler, çocuklarına, bilmedikleri yerlere gitmemeleri için söylediği bir masaldan ibarettir Doktor Emberheart. Ya da öyle mi?Emberheart, insanlar gözünde gerçek değil olarak bilinse de, oldukça gerçek yaşayan biridir. İnsan mı? Canavar mı? Hayalet mi? Ruh mu? Bilinmez. Kimse onun ne olduğunu bilmez. O sadece yaşar.
Avery Grimfrost. Hayatının bir kısmında şizofreni tanısı konan, okulun birincisi, fakat en yalnız genci. 18 yaşında olan Avery kim? Herkes ona deli derken, o gerçekten deli mi? Peki, Doktor Emberheart neden ondan tiksiniyor? O nasıl onun büyüsünden kurtuldu? Ve o neden Emberheart'ın yaptığı her işkencede hayatta kalabiliyor?
Emberheart neden bu genç kızı sevmiyor? Bu kızla aralarında ne var? Neden bu kızı öldürmek istiyor, aynı zamanda o giderse bir şeyleri eksilecek gibi hissediyor?
Peki bu denek ve doktor arasında ki ilişki ne? En sonunda kim hayatta kalacak?
❗❗ Kitap, yoğun psikolojik ve kanlı-korkutucu betimlemeler içermektedir❗❗
"Bana ocüymüş gibi bakmayı kes. İnsanım." Derin bir nefes aldıktan sonra dolunaya baktım. Bu gece beni aydınlatmak ona düşmüştü. "Ayrıca göbeğin sana pek yardımcı olmuyor. O ağaç senden birkaç beden daha küçük." Beklediğim gibi birkaç homurtu duyduğumda ağacın arkasına saklanan genç çocuk kendini açık etti. Titreyen bedenini gördüğümde sıkkın bir nefes bıraktım.
"Şu gözlerini çek üzerimden velet."dişlerimi sıkarak söylediklerim onu daha da korkutmuş gibi titremesi arttığında kendimden bir kez daha iğrendim. Üzerimde üniformam ile birçok çocuğun hayalini süslerken başka bir çocuğu benliğimle korkutuyordum.
"Korkacak bir şey yok. Bir tanıdık." Kaşlarımla arkamdaki mezarı işaret ettiğimde çocuk kalkan kaşları ile bana sanki bir hayaletmişim gibi bakmaya devam etti. "Ne var ulan?! Babamızın mezarına ziyarete geldik işte! Niye mezardaki benmişimde dirilmişim gibi bakıyorsun?"
Sağ elinin işaret parmağı titrek bir şekilde havalanıp arkamdaki açık mezarı işaret ettiğinde "Babanın mezarını mı kazdın yani?"diye sordu. Sanki çok normal bir şeymiş gibi sakince omuzlarımı silktim. "Senin mezarını mı kazmalıydım?"
"Hayır tabiki de!"diye cırladığında diğer eliyle hızlıca ağzına kapattı. "Abla Allah'ını kitabını seversen senin akşam akşam başka işin yok muydu ya?!"
"Niye lan? Bu akşam müsait değil miydi?"