Aleda Karael ve Ivan Mikhail Ramonov'un karşılaşması, kaderin elleriyle şekillenen bir oyunun ilk hamlesiydi.
Aleda, her adımında ölümle burun buruna gelmiş, geçmişin acılarıyla yoğrulmuş bir Boksördür. Ivan Mikhail Romanov ise, Rusya'nın derin karanlıklarında adı duyulmamış bir gücün sahibi, bir mafya lideridir. İkisi de birbirinden farklı, ama bir o kadar birbirine çekilen.
Bir anlaşma, sırlarla dolu bir müttefiklik, onları yavaşça birbirine yaklaştırırken, aralarındaki gerilim her geçen saniye daha da büyüyordu.
Ve ne zaman iki karanlık ruh bir araya gelirse, aralarındaki ateş, her şeyi yakıp kül ederdi.
Kaderin ince ipiyle bağlı, yasaklı bir aşkın ve karanlığın derinliklerine doğru yapılan bir yolculuk.
Her karar, her adım, her dokunuş... Hepsi birbirini takip eden, yıkıcı bir sırrın peşinden sürükleyecek.
Beni okumaya devam et, çünkü bu hikaye... yeni başlıyor.
"Alçin..." İsmimi nerden biliyordu bu kız? "İkizim, sen mi geldin? Göremiyorum, görmem gerekmez mi? Beni yanına almaya geldiğinde bile bana gözükmeyecek misin?" Bu kız neyden bahsediyor? "Annemde yanında mı? Bazen göremiyorum, sizin öldüğünüz günden beri oluyor. Beni bu adamlardan korumak için beni almaya mı geldin?" Bir kaç saniye gözlerim onda oyalandı. Ala'nın sesi bizi kendimize getirdi. "Alin hanım, biz Türk askeriyiz. Bir yaranız var mı? Gözlerinize mi zarar verdiler?" Ala'nın sorularını eş geçti kız. "Alçin burada değil mi? Ölmedim mi? Nasıl olabilir ki, kokusunu aldığıma eminim!"
...