
Leyla Aktan'ın tek istediği sığınabileceği bir çatı ve bir parça huzurdu. Yeniden inşa ettiği hayatında daha fazlasını istemiyordu. Kan lekeleri ve silah sesleriyle dolu eski hayatını geride bırakmış, Alzheimer hastası bir kadının bakıcı hemşireliğini yapmaya başlamıştı. Yeni dünyası Ahsen Hekimoğlu'ndan, yaşadığı çiftlikten ve özgürce dolaştığı kırlardan ibaretti. Yıldırım Hekimoğlu ise, son birkaç yıldır ilmek ilmek işlediği bu düzenin en büyük tehdidiydi. O sert gri bakışları, acımasız sözleri ve ürkütücü varlığıyla Leyla'nın kaçtığı her şeydi. Birbirlerinden nefret etmişlerdi. Birbirlerine kapıldıkları için dehşete düşmüşlerdi. Leyla uzaklaştıkça Yıldırım yaklaşıyor, biri baktıkça diğeri yanıyordu. Bazı yangınlar zamanla sönerdi ancak onlarınki sadece harlanıyordu. Ve gecenin içinde sinsi bir yılan gibi bekleyen, kovalayan o düşman her ikisini de sarsmak için geliyordu. Leyla, Yıldırım Hekimoğlu'na sırtını dönebilir miydi? Ya da kaçtığı hayatın tam içine düştüğünü bilerek ona güvenebilir miydi? Güvendiği bir başka adamın ona bıraktığı izi sonsuza dek taşırken, bir başkasına daha kalbini açabilir miydi?All Rights Reserved