"Bu dağlarda mürekkep yalnızca kandan yapılır, Almina." Sustu ama herkesten çok da o konuştu, kendi içinde. Dışına vuramadığı her heceyi yuttu. Boz, her şeyi hesap ederdi fakat Almina'nın karşısında çaresizdi işte. Boğazına gelen her heceyi zorla yutmasının sebebi de buydu ya zaten.
Boz'un sözleri karşısında Almina'nın gözleri buğulu bir cam gibiydi şimdi. Bu kadar çok soru işareti bırakarak konuşmasa, diye düşünüyordu. Fakat bunu da öğrenmişti. Az konuşurdu onlar. Çok ölüm gören insanlar az konuşurmuş, bunu da o söylemişti zaten.
Zaman ne kadar süre hayatla yarıştı, bilinmez. Boz, tekrar insanı içine çeken o yeşil gözlere baktı ve sözlerini tamamladı. "Yazılan tek şey ise, vatan sağ olsundur."
Yıllarca evde tutsak edilerek babasının işkencelerine maruz kalan Alkım, defalarca kaçmaya çalışır fakat başarısız olur. Bir gün yine kaçmaya çalışırken tehlikeli bir örgüt lideri tarafından kaçırılır. İçine çekildiği oyun, Alkım'ı hayatın gerçekleriyle yüzleştirir. Peki Alkım'ı neler bekliyor?
Kitabımı okuyarak öğrenmek ister misiniz?
- Bu kitap bir hayal ürünü olup her ayrıntısına kadar kurgudan ibarettir.