Astra, sıradan bir hayat süren, sessiz ve içine kapanık bir genç kızdır. Günlerini okul, dersler ve kitaplarla geçirir. Kitap okumayı çok seven Astra, bir gün eline aldığı eski, tozlu bir romanı okumaya karar verir. Kitabın sayfalarını çevirirken, hikayenin büyüleyici dünyasına dalar. Roman, bir krallığın karanlık entrikaları, zengin saray yaşamı ve tehlikeli bir aşk üçgenini anlatmaktadır.
Astra, romanı okudukça kendini hikayeye daha da kaptırır. Ancak bir gece, kitabın son sayfalarına geldiğinde garip bir şey olur. Aniden gözleri kararmaya başlar ve kendini derin bir boşluğa düşerken bulur. Gözlerini yeniden açtığında, karşısında tanımadığı bir dünya vardır.
Astra, romanın içine hapsolmuş ve farkında olmadan hikayenin kötü kadın karakterine dönüşmüştür. Aynaya baktığında, artık yüzünün, romanın en nefret edilen ve korkulan karakteri olan Veronica'ya ait olduğunu görür. Veronica, güzelliği kadar acımasızlığıyla da bilinen, güç peşinde koşan, entrikalarla dolu bir kadındır. Astra, bu karakterin içinde sıkışıp kalmıştır.
Kendi bedeni yerine Veronica'nın bedeni içinde uyanan Astra, hem dehşet hem de şaşkınlık içindedir. Hikayenin akışını bildiği için, Veronica'nın sonunun trajik olacağını da bilmektedir. Artık kendi varlığını korumak ve bu dünyadan kurtulmak için Veronica karakterini anlamak ve ona göre hareket etmek zorundadır. Ancak bu hiç de kolay olmayacaktır, çünkü Veronica'nın çevresi düşmanlarla doludur ve her an bir tehlike Astra'yı beklemektedir.
"Evdeki hizmetçiler neyse sende o sun"
zorundalıkda olsa ben onun karısıydım.
"Bekaretini bozduktan sonra sana asla elimi bile sürmeyeceğim şu karşıdaki koltukda yatıp kalkacaksın asla yakınıma gelmeyeceksin!" dedi kalın sesiyle.
Ben bir ömür bu adamla nasıl evli kalacaktım.