Yapılan baskın sonucu tüm timini kaybeden Asena, hayatına döndüğünde tek döndüğü şeyin işi olmadığını fark eder. Geçmişe döner, geçmiştekilere...
...
"Vatanım için ölür, senin için yaşarım."
...
"Yaralar kişiliğinin parçasıdır ve asla kusur değildir. Her bir yaran, benim için özel olur lakin..."
"Lakin?" diye sordum.
"Canın yanmasın, kendine iyi bak. Çünkü bu yarayı görmek bile canımı yaktı."
...
"Senin için herkesi, her şeyi yakarım ama söz konusu vatan olunca bizi de yakarım."
...
"Seni, bedeninde yara olmayan tek bir nokta kalmasa dahi severim. Senin gönlün bile yaralı ama bana ayırdığın yaralı kısımla öyle çok hissettiriyorsun ki sevdiğini... Ben sen bunu hissettiremesen de seni çok severim. Ben sana aşığım kadın."
Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor"
Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın yanında. Alışık olduğum şeylerdi. Bir adamın sevmediğin halde her zerresini biliyorsanız buna bir bok denmezdi!
Kalın ve damarlı penisini çıkarıp birkaç defa okşadı. Bunu yaparken gözlerimin içine bakıyordu.
"Hazır mısın?"
Hazır mıyım? Ben çocuk doğurmaya hazır değilim. Ben anne olmaya hazır değilim. Lanet olası hapı yanıma almamıştım! Ayrıca aklıma nereden gelebilirdi ki dağ başında kocamla sevişeceğimiz?
Erkekliğini girişime yerleştirirken birden içime itti. "Ahh!" Tırnaklarımı kollarına geçirdim. İçimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım, topuklarım kalçalarına değiyordu. Omuzlarına sıkıca tutundum. Terden ıslanmış Saçlarımı gözümün önüne düşerken tek eliyle geriye attı.
"Kartal!"
"Sikeyim! Seni o kadar özlemişim ki!"
"Ahh! Yavaşla!"
"Hayır bebeğim,bu gece sadece benim istediğim olacak"
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken odadaki tek ses tenin,tene çarpma sesleri,ve kısılan sesimden çıkan inlemelerimdi. Sonuna kadar soktuğu aletiyle hayalarının kadınlığıma çarptığını hissedebiliyordum.