Küçük bir kızın kahramanı ne Superman ne de Batman'dir. Onlarla daha sonra tanışır. Ancak doğduğu andan beri onu koruyup kollayan biri vardır. Babası... Peki ya senelerce onu koruyacağına inandıktan sonra bir gün kahramanının öldüğünü kendi gözleriyle görürse?
Muhakkak ki bu, ruhunda derin bir yaranın oluşmasına vesile olacaktır. Artık onu koruyacak kimse yoktur. Kendini korumalıdır. Ancak kendini neyden ve kimden koruyacaktır? Bu sorunun cevabını da çok farklı yollarla bulur.
Yaşadığı zorluklar, Balum'un kötü biri olmasını sağlarken Ege'yi, tam tersi, iyiliğe iter. Ege'nin de en büyük sorunu ailesidir. Ebeveynlerinin daima kavga etmesi, sadece Ege'yi değil, kardeşini de etkiler. Yeri geldiğinde bir baba şevkatiyle, yeri geldiğinde bir dost sevgisiyle yaklaşır, biricik kardeşine. Bu şekilde alışmıştır, iyi davranmaya.
Her insanın içinde, köreltemediği bir iyilik vardır. Peki ya Ege, Balum'un içindeki iyiliği gün yüzüne çıkarabilir mi?
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.