Gözyaşımın içine gizlenen gerçek ve peşinden hiç ayırmadığı adeta yarattığı acı. Suratıma kazınan öfkenin talimatlarıyla oynayan dudaklar, surattan hiç eksik olmayan o gülümseyiş...
Karşımda hatıralar koğuşu ve içinde boğulan ben. Zihnimin kuytularında oynanan geçmiş; tokat yiyişler, kazalar, yalanlar, savaşım...
Ve ilk mermi saplanıyor kafama, tecrübe oluyor.
Bir cam saplanıyor kalbime, acı doğuruyor.
Bıçak deliyor bedenimi, ruhum korkuyor.
Bir gerçek seriyor dudak, ayaklarımda güç kalmıyor.
Bir tokat geliyor ruhuma, fedakarlıklarımı bencilliğe yorarken onlar...
Yere düşen gözyaşımı tutamıyorum, ruhum zehrini yayıyor. 2. damla düşüyor, kontrol elden gidiyor. 3. damla düştü, acılar gülüyor tecrübe ahmaklık oluyor, ruhum bedenimden uçmak istiyor.
Mermi beraberinde çok şeyi sürüklüyor ve insanlar bunu fark etmiyor. Fakat aynı hata tekrarlanınca her şey sil baştan başlıyor, tecrübe geride hiçbir şey bırakmıyor.
Ve Esrarengiz karanlığım her şeyin üstünü örtüyor... Aşkıma serpiliyor, acımda bükülüyor, utancımda yükseliyor, en önemlisi siyahta ki ışığı koklatıyor ruhuma ve ruhum uçmaktan vazgeçiyor...
En sonunda sesimde yatan hüznün de, sevginin de fotoğrafı o oluyor...