1985 yılında Amerika Birleşik devletlerinde ki bir kimya fabrikasının patlaması sonucu oluşmuş ve normaller tarafından dışlanmış varlık'lar,Unutulmuşlar,yani mitolojik varlıklardır.
İnsanlar,unutulmuşlardan korktukları için,1990 yılında ülkede unutulmuşlarla karşı bir iç savaş başlatmışlardır.
Avusha Dosthen,küçük yaşta iken öz annesi ve babası tarafından kindar insanların eline bırakılmıştır. O gün o evin içinde cayır cayır yanan zavallı avusha,dayanamayıp can vermiştir. İnsanlar işleri bittikten hemen sonra oradan bir daha gelmemek üzere ayrılırlar. Ancak henüz bilmedikleri bir şey vardır...
AVUSHA DOSTHEN,YANDIKTAN HEMEN SONRA İÇİNE GİREN BİR RUH İLE DİRİLİR.
Ama Tamtamına 100 yıl boyunca o yanmış evin içinde ruhu mahsur kalmıştır. Bu yüzden büyümemiştir.
2007 yılında ise,mucizevi bir şekilde o yanmış eve uğrayan tarih uzmanı Thomas,Küçük Avusha'yı bulur ve onu evlat edinir.
Avusha,17 yaşına gelince Luiz denen unutulmuşlarla dolu bir yatılı liseye,gerçek babasını bulmak için gider. Ancak Avusha'nın bilmediği bir şey vardır,
GRİMB OLAYI...
"Bu okula ilk geldiğimde,sadece babamdan başka hiçbir şeyi düşünmüyordum. Ancak bu düşüncem,
GRİMB olayı ile değişti..."
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.