Ghost'un 32 yıllık hayatında hiçbir şey tam olarak yolunda gitmedi, evet. Sorunlu bir babayla geçen travmatik bir çocukluk, kanlar içinde yerde öylece yatan tüm aile üyeleri ve teker teker işkencelerle öldürülen takım arkadaşları...
Kalbi neredeyse kaskatı bir hale gelmişti, neredeyse... Kendisinden daha katısı yok sanıyordu ama var olabileceğine tanık olacaktı. Kendisi kadar katı kalpli birisiyle tehlikeli görevlerde çalışmak onda ters etki yaratacaktı belki de. Elbette tehlike onun hayatında hep vardı, ölümü ensesinde hep hissediyordu ama birbirine katılık konusunda bu kadar benzeyen iki kalp, adeta iki kaya, nasıl ters etki yaratabilirdi ki? Hele ki egoist tavırları ve herkesi aşağıda gören iğrenilesi bir kişiliği olan acımasız biriyle çalışmak bunu nasıl sağlayabilirdi?
Merak etmiyordu, artık şaşıramayacağı kadar çok şeye şahit olmuştu ama işte, bu tuhaftı. Gaddarlığı ve ölümcül derecede temiz iş bitiriciliğiyle tanınan bu kişide dikkatini çeken, onu her seferinde biraz daha sorgulatan bir şeyler vardı. Yetenekleri miydi? Hayır. Peki ya ölüme karşı olan kayıtsızlığı? Belki. Vakit geçtikçe ne olduğunu öğrenecekti fakat emin olduğu tek bir şey vardı Ghost'un: Bu kişi hem takım arkadaşlarına, hem de düşmanlarına korku salan biriydi ve onunla çalışmak, sandığından da zor olacaktı. Onu tanımaksa çok daha zor.
Devamı için içeri buyurun ve buyurmadan önce lütfen aşağıdaki notu okuyun.
Not: Bu hikâye; genel okuyucu kitlesine uygun değildir. İçeriğinde şiddet, kan, savaş ve vahşet öğeleri bulunmaktadır. Cinsel öğeler içerme ihtimaliyle birlikte çokça uygunsuz kelime (küfür ve argo) ve sahne (taciz, kumar, uyuşturucu, tecavüz, işkence vb.) seçimleri görebilirsiniz. Lütfen +18 yaşın üstünde olmayan okuyucularım okumaya başlamadan önce kendilerini olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlara hazırlasın.
"Tatlı dile, güler yüze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Sesli kahkahalar eşliğinde Neşet Babaya eşlik ediyordum, rakı bardağını kafama diktim ardından gözlerim karşı masaya kaydı. Dirseklerimi masaya yasladım, elimdeki rakı bardağını masaya indirdim usulca.
Geldiğimden beri bakışları bakışlarımdan ayrılmayan adama gülümsedim nazlı nazlı. Daha sakin ve yumuşak ve sessiz çıkmaya başladı sesim,
"Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Kollarını göğsünde bağlamış, bal gözlerin sahibi bana cürretkar bakışlarla bakmaya devam etti, bir ara dudağının köşesi kıvrılır gibi oldu yanımda oturan insanlar umurunda değildi o kendinden emindi. Geceyi onun kollarında bitireceğimden emindi.
***
Hikaye tamamen kurgudur. Gerçek olay ve kişilerle alakası yoktur.