"Geride bıraktığım hayatımla ve benliğimle benden çalınan huzuru geri almak için o kurtlar sofrasının baş köşesine tüm zerafetimle kuruldum. Saverio gibi bir adamın dikkatini çekmek, hele de Eleadora gibi bir rakibin karşısında sıçankuyruğu kadar cılız bir ihtimaldi. Eleadora... O ve ben, leziz bir etin etrafında dönüp duran iki kaplan gibiydik. Benden nefret ediyordu çünkü sahip olduğu en değerli hazinesine göz dikmiştim. Onu istiyordum, Saverio'yu ve Eleadora'nın vermeye hiç mi hiç niyeti yoktu. Hiçbir zaman karanlık hikayelerin çekiciliğine inanan biri olmadım, karanlık karanlıktı, acı acıydı, dehşetse tam anlamıyla korkutucu. Ve benim dehşetiminse bir adı vardı; Saverio Alverez Blanco."
"Bu benim hikayemdi fakat Saverio'nun da bir hikayesi vardı."
Aleda'nın kendisi kadar sıradan hayatında değişiklikler olmadan önce kız kardeşi Calista, amcası ve onun oğlu Ryan ile yaşadığı normal bir yaşantısı vardı. Ta ki Mısır seyahatleri sırasında bir gece amcası, soğukkanlı bir katil tarafından öldürülüp Aleda'nın gözleri önünde kafası paramparça olana dek. Amcasının öldürülmesinin altında yatan gerçekler ise birer balyoz gibi hayatını yıkmaya kararlıydı. Bir seçim şansı verilmemişti, Aleda, peşini bırakmayan o katilden kurtulabilmek için inine kadar girmek zorundaydı.