.
Âlâ, o anları hatırladıkça yüreği yanıyor, gözyaşları istemsizce süzülüyordu. Artık bu konağın soğuk duvarları arasında, oğlunun eksikliğini hissederek yaşamaya devam ediyordu. Annesi onu kurtarmak için elinden geleni yapmıştı, ama ne Vehbi ne de diğerleri onu umursamıştı. Vehbi'nin ilgisizliği ve acımasızlığı yüzünden, Âlâ oğlunu kaybetmişti.
Bu altı ay boyunca her gün, her dakika, Alp'in boşluğunu hissetmişti. Her sabah, onun bebek kokusunu duymak için uyanmış, her akşam gözlerini oğlu olmadan kapatmıştı. Ama artık, içindeki umut ve hayaller tıpkı oğlunun hayatı gibi yok olup gitmişti.
"Ama bilmelisin; Sarraf tüm değerli taşları satar, bir tek Yakut'u kendine saklar."
-
Birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı ve korkup uzaklaşt ığımızda bağımızı yitirdik.
Geri döndük, kazanacağımızı sandığımız her an kaybederek inancımızı yitirdik.
Birbirimizi yitirdik.
Kendimizi bitirdik.
Ve geriye, birkaç hatıradan başka hiçbir şey kalmadı; ama onları da anımsayamıyoruz.
Çünkü çok sevip de yine yenilmekten korkuyoruz.
Fakat onsuz bir savaşın galibi olmak fazlasıyla vahim,
bu yüzden onu sevmek-
Unutmamam gerekli; birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı...