Ben bir Açelya çiçeğiydim; yolunu kaybetmiş, köklerini bulamayan...
Kısa bir süre önce, doğru bildiklerim bir bir yıkıldı. Gerçek sandığım yalanlar, hayatımı bir tokat gibi yüzüme çarptı. "Aile" dediğim insanların ördüğü yalanlarla dolu bir dünyada, yıllarımı çürütmüş ve kendi benliğimi kaybetmiştim.
Sonra, karşıma o adam çıktı. Hem deliler gibi aşık olduğum hem de ölümüne nefret ettiğim o adam... Tehlikeli bir aşk şarabının sarhoş edici tadında mutluluğu bulacağımı sandım. Ama yanılmıştım.
Sert ve uzak görünen maskesinin ardında itaatkâr bir adam yatıyordu. Yıllar önce, hayatına bir fırtına gibi girmiş, onu kendime aşık etmiş, sonra hiç beklemediği bir anda çıkıp gitmiştim. Ama biliyordum, gün gelecek beni bulacaktı. Ve işte, o gün gelmişti.
Ben bir Açelya çiçeğiydim. Ayrılığı simgelerdim.
Ama onun için Visal'dim.
Bir gün ona sordum:
"Neden bana Visal adını koydun?"
Gözlerime bakarak, usulca fısıldadı:
"Çünkü sana kavuştum, Günışığım."
Visal, kavuşmayı simgelerdi.
Açelya ise ayrılığı...
Not: Mirafer isimli ilk tek kurgudur. Lütfen (ç)almayınız.
Hâkî, neydi? Yalnızca bir renk miydi?
Aslında Hâkî, yarım kalan aşkların ardında bıraktığı hüzündü, annelerin gözlerinden süzülen acılı yaşlardı, askerlerin yüreklerinde taşıdığı umuttu ve bütün bunlara neden olan ise, yaraların hala taze olduğu savaşın ta kendisiydi.
*****
Kendilerini vatan uğruna siper eden cengaverlerden akan kanın kamuflajlarına karışmasıydı Hâkî.
*****
İlk ve son nefesti Hâkî.
*****
🇹🇷🪖
Bu eserin bütün yasal hakları bana aittir. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya başka bir şekilde kullanılması yasa dışıdır. Çalınması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Emeğe saygı lütfen!