İnci Safsoy, oldukça başarılı ve milyarlarca dolar servete sahip genç bir kadındır; çevresi tarafından saygıyla anılır. Ama tüm bunlar aslında onun için kırılganlığını, bozulan akıl sağlığını gizleyen bir maskedir.
Yeğeninin kayboluş haberi sonucu derin bir öfke ve nefret duygusu içindedir. Nefret ve öfkesinin başlıca sebebi, yeğeninin kaybolmadığına, kendi hayatını da mahveden, yakıp kül etmeden ölmeyeceğine yemin ettiği örgüt tarafından kaçırıldığına dair olan kesin inancıdır.
Bu yolda kendisine yardım edeceğini umduğu kişileri, Kars cinayeti haberlerinde gördüğü dedektif çiftte bulur. Ancak bu dava kolay olmayacaktır; çünkü tek bir kayboluş veyahut ölüm buzdağının sadece görünen kısmıdır.
İşin arkasında insanlığını kaybetmiş yüzlerce ruh vardır. Ve ekibin bu uğurda kaçmak yada savaşmaktan başka seçenekleri yoktur
"Hayatın sonu onlar için kalbin durması, nefesin bitmesi, ruhuna karanlığın çökmesi değildir. Çünkü hayatın sonu onlar için ölüm değildir; bir yılanın tıslayışıdır, duyduğunuz an insan olmaktan çıkarsınız. İşte bu yüzden buradayız: İnsanlığımızı geri almak için."