Onu gördüm.
Yuvarlak yüze kondurulmuş açık kahvelere, pembe dudaklara ve küçük bir burna sahip olan kızı. Kahverengi saçların rüzgarla dans etmesine izin veren güzelliğe karşı baka kaldım. Gözlerimi kırpıp, bir saniyeliğine bile olsa bu güzelliği görmemeyi risk alamadım. Nefesim kesilmişti.
Daha önce böyle güzel bir şey görmediğime yemin edebilirdim.
Bana neyin çarptığını bilmiyordum, ama fena çarpılmıştım.
Sonra, sesini duydum.
"Give me love like his,
Cause lately i've been waking up alone
Paint spotted tear drops on my shirt
Told you i'd let them go."
Açık kahvelerin şehre hüzünle bakmasını izledim. Acılarının gözyaşı olarak akıp gitmesine izin verirken bile güzelliğinden hiçbir şey kaybetmediğini fark ettim. Bütün acısını sesine yansıtmasını dinledim ve kalbimin incinmesine izin verdim.
"My my, my my oh give me love
My my, my my oh give me love
My my, my my oh give me love
My my, my my oh give me love.."
Ve ben, ona aşkımı verdim.
*Bölümlerin düzenli olarak geleceğini söyleyemem, bunu sadece bir nebze de olsa içimdekileri döküp rahatlayabilmek için yazıyorum. Ve umuyorum ki, bu diğerlerinden daha farklı olacak.
Sizi seviyorum, teşekkürler. x*
seungmin:
istersen ikimizin ödevini de kendi başıma yapıp altına ikimizin de ismini yazabilirim
benim için sorun olmaz
felix:
oha
bu sinifin en caliskan cocugundan alabilecegim en ahlaksiz teklif herhalde