Ağustosun son günlerinden biriydi. Hava sıcak fakat esen rüzgâr soğuktu. Batan güneş dalgalı denizin üstüne yansıyor, turuncu-pembe renkler gökyüzünden suya çarpıp adeta üzerinde dans ediyordu. Kalın su dalgaları huzur verici bir sesle kumsala vuruyordu. Başka bir gün, saat, dakika, saniye ya da belki başka bir zaman olsaydı yeryüzünde görmek isteyeceğiniz en mükemmel manzara olabilirdi. Ama o gün, o an manzarada huzur yoktu. Denizin rahatlatıcı kokusu yoktu. İçinize işleyecek mutluluk, yüzünüze yansıyacak hafif tebessüm yoktu. O dakikada orada bir parça hüzün, bir parça acı, belki boğazınızdan kopabilecek bir feryat ya da gözlerinizden istemsizce akacak gözyaşları vardı. Havada ölümün kokusu vardı. Kıyıda yatan bedene vuran dalgalardan yayılan ölüm kokusu. Beyaz teni solmuş, kan lekeleriyle kaplanmış sedef rengi elbisesi üzerine yapışmış, kısa, ıslak bal köpüğü saçlarına kumlar karışmış, cam göbeği gözleri batan güneşe dikilmişti. İnce bileğindeki saat muhtemelen sudan dolayı durmuştu. Ayaklarındaki topuklu ayakkabının teki yoktu. Boynunda biri inci diğeri S harfli ucu olan iki kolye vardı. Cesedi kıyıya vuran ve etrafına ölüm kokusu yayan bu güzel kadın Sedef Karahan'dan başkası değildi.
Herkesin kendi adaletini sağlamak istediği bu dünyada doğru yolu izlemek sanıldığı kadar kolay olmayacaktı. Kime güvenip güvenemeyeceğinizi bilemeyeceğiniz, bazen isteyerek bazen mecburen sapacağınız, ilerlerken dostluğu, aşkı, merhameti, acımasızlığı, ihaneti tadacağınız, bazı değerlerinizi ve hayatınızdaki insanları feda etmek zorunda kalabileceğiniz, vazgeçtiğiniz veya gücünüzün tükendiği birçok an olacak olan bu yolda yürümek belki de yaptınız en zor şey olacaktı. Ama yol tek yöndü. Nasıl ilerlerseniz ilerleyin ulaşacağınız şey ADALETTİ.
Çok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız.
O çok beklediği sonucun açıklanacağı günün gecesi, sadece eğitim hayatını değil, tüm yaşamını etkileyecek olaydan bihaberdi.
⏳
"Ben seni tanımıyorum," dedim, soğukça.
"Tanıyacaksın," dedi, sakince. Konuşma tarzında beni rahatsız eden bir şey vardı. "Daha çok zamanımız var."