"Beni unutma sakın! İçim de intikamla tutuşan bir ihanetin bıçağı var! Beni sakın unutma!
İntikamım ihanetin kadar acı olacak...! dedim. Sadece baktı, öyle bir baktı ki gözlerime karşımda o yoktu, gitmişti bu kadar çok seven adam bir yabancıya bakar gibi bakar mıydı?
Bakardı... hatta o bakışları buz kesilmeme sebep olmuştu. Gözümden akan yaşlar değil de kanlardı sanki, Tek bir inkar, hayır kelimesi bekledim... Oysaki yok dese öyle inanırdım ki hiç bir inanç bu kadar güçlü olmazdı. Dememişti, ağzından çıkan tek cümle şuydu;
"Ben bu intikam için yıllarca yandım, merak etme ölünmüyor ama yaşanmıyor da..!
O an anladım biz bitmiştik, hatta bitmek değil parçalanmıştık, yolun sonuydu burası ya da ben öyle sanıyordum. Belki de her şey asıl şimdi başlıyordu...
AŞK VE NEFRET KARŞILAŞTI
İNTİKAM GÜLDÜ KADER KAZANDI...
"Ölümün kıyısında yeşeren yaralı bir Anka'nın hikayesi.."
Ve kadın, git gide soğuk suya gömüldü.
Gözlerini kapatır kapatmaz, onu gördüğü ilk ana gitmişti.
Tıpkı o zaman yaptığı gibi, soğuk suda olmasını umursamadan yine yaptı. Gülümsedi.
Her şey ufak bir tebessümle başlamıştı zaten.
Yine elini tutmak istiyordu.
Şimdi titreyen parmakları, Barış'ın avucunda ısınsın istiyordu.
Veda etmesi gereken insanlara, arkasında bir not bırakmıştı.
Bilinci an be an kaybolurken saatteki akrep ve yelkovan hızlı bir şekilde geriye doğru dönmeye başladı.
Ta ki saat, bir sene önce Barış ile Alvina'nın ilk kez göz göze geldiği günü gösterene dek.