Öyle bir gün gelirki bazı zamanlar kendini iyi hissetmeni garipsersin ve üzülürsün. Normal ruh halinin kötü olmasına üzülürsün. Çünkü doğru olan insanın bazı durumlarda kötü hissetmesidir. Ama sen sadece bazı durumlarda iyi hissediyorsan vardır tabikide bir tuhaflık. Gülüp kahkaha atıp aniden gözlerin doluveriyorsa üstünden tonlarca acı geçmiştir kesin. Yanmıştır canın. Hayatında edinebileceğin en kötü düşmanı edinmişsindir: "Geçmişten kalma sıkıntılar ve acılar". Öyleki bu düşman senin zayıf anını kolladığı gibi mutlu anını da bekler yüzünü asmak kalbini acıtmak için. Ama en kötüsü de düşmanının seni her seferinde yenmesidir. Hiçbir şey çare değil geçmişten sıyrılmana. Geçmiş inatçı bir leke gibidir. Ne kadar ovalasan da, çamaşırsuyuna bassan da geçmez. Yaptığın tek şey kumaşı yıpratmak olur. Tıpkı geçmisinden kurtulmak isteyen insanların kendilerini yıprattıkları gibi. Durum böyleyken geriye tek bir seçenek kalıyor. Alışmak... Pusuda bekleyen düşmanının, geçmişinin nefesini her an ensende hissetmeye alışacaksın .Alışacaksın ki düşmanın darbelerine hazırlıksız yakalanmayasın