Küçük yaşta annesinin kaybını yaşayan bir abi... o abi Şafak'ın yara bandıydı. Doğum gününüzde annenizin mezarını ziyaret etmek nedir bilir misiniz?
Bu Şafak'ın yirmi üç yıllık hayatında her yıl yaptığıydı. Acılarının ruhuna işlemesine izin vermişti, Şafak. Göğüs kafesinde annesinin kaybını, göremediği yüzünün emarelerini koca bir yükle taşıyordu; o acıları müzikle örtmüştü.
O müziğin, ruhuna işlenen acılarının üzerine işlemesine izin vermişti; ne olursa olsun dik yürümek, ayaklarının üzerinde tek başına durmak, yedi yaşındaki abisine anne olmak, babasının sevdiği kadın olmak bu demekti.
Şafak, annesinin ona bıraktığı emarelerle yaşıyordu, geçmeyecek izlerle yaşıyordu, diyabetinden, lacivert gözleri ile. Kıvırcık saçlarından, yüzünde küçüklüğünden kalmış iki çil ile. Bir gün; o nefret ettiği diyabeti, aslında ona hayatında değişecek olan iki anıyı yaşatmıştı. Göğe ihtiyacı olan o adamı, göğe dilenen kadın iyileştirmişti. Lakin o kadın, bir kendini saramamıştı.