Babam başımın üstüne bir öpücük kondurarak, "Selam, bebeğim," dedi.
Babamı nadiren evde gördüğüm için hemen göğsüne sokuldum. Böyle anların kıymetini bilmeye çalışıyordum.
"Selam, baba," deyip kocaman sarıldıktan sonra nasıl göründüğüne baktım. Üstünde en iyi butiklerden birinden aldığı üç bin sterlin değerinde bir takım elbise vardı. Evet, babam İngiltere'nin hatırı sayılır zenginlerinden biriydi.
Nedense hiçbir zaman ikiz kız kardeşim Katherine gibi şımarık bir velet olmamıştım. Katherine'in ismi bile sürtük ismi gibiydi.
Neyse ki çift yumurta ikizi olmadığımız için birbirimize benzemiyorduk. Benden biraz daha kısa olan Katherine'in dümdüz kahverengi gözleri, kahverengi saçları vardı.