Zeynep, sessizliğin içinde Hasan'ın gözlerine baktı; ona doğru adım atmak istedi, fakat kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki kendini frenlemek zorunda kaldı. Bu odada sessizlik her zamanki gibi ağırdı, ama bu kez başka bir anlam taşıyordu. Hasan'ın bakışlarında sakladığı şey, ona tüm sessizliğin ardında sakladığı duyguları fısıldar gibiydi. Hasan, Zeynep'in yanına yaklaştı, parmaklarını hafifçe onun eline dokundurdu. Zeynep'in bedeni bu dokunuşla irkildi, kalbindeki korkuyla heyecan birbirine karıştı. Hasan'ın parmakları, yavaşça Zeynep'in bileklerinden omzuna doğru usulca gezindi. Bu, onun suskun dünyasında açığa çıkan ilk dürüst yakınlaşmaydı. Zeynep, Hasan'ın ellerinde yalnızca bir dokunuş değil, bir özlem, bir tutkuyu da hissetti. Hasan, Zeynep'in saçlarına yavaşça dokundu, onun saçlarının arasından geçerken gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Zeynep, Hasan'ın bu dokunuşunda, onun içinde yatan ve hiç kimseye anlatamadığı arzuyu hissetti. Aralarındaki mesafe, Zeynep'in nabzını hızlandırırken, içindeki çekim daha da güçleniyordu. Zeynep, Hasan'ın boynuna hafifçe dokunarak ona yakınlaştı, nefesleri birbirine karıştı. Bu yakınlaşma, sessiz ama derin bir bağın başlangıcıydı; kelimelere gerek yoktu. O an ikisi de, aralarındaki tüm engelleri sessizce aşmaya hazırdı.