Artık her şeyin farkındaydım. Geçmişim, gözlerimin önünden geçti. Her şey ben farkında olmadan şekil almaya başlamış ve kontrolümden çıkmıştı. Amacım uğruna başladığım yol, ruhumu deşecek taşlara sahipti. Ben sadece piyondum. Hani şu değersiz, küçük, göze batmayan ve kolay lokma olan. Ben şahın ta kendisini isteyen beyazdım. Karanlığımın parmaklarımda oluşturduğum hapishaneyi kırmasını bekledim. Sonra da ışığa karışmasını ve izini yok etmesini izledim.
Şimdi ise, yine karanlığın pençesindeydim fakat son derece savunmasızdım. Beni intikam oyununa son anda dahil edilen kişiye baktım. Katilin kanımı donduran buz mavisi gözlerine. Alaycı gülümsemesi zehir akıyordu. Eğildi ve yüzümü yüzüne sabitledi "Oyun bitti. Yenildin.'' dedi kazanmanın verdiği küçümseyici bakışlarıyla. Eskiden geleceğimi düşündüğümde avukat, güzel bir hayat ve mutluluk görürdüm. Şu an düşündüğümde de... Yerini soğuk bir boşluğa ve kan kokusuna bırakmıştı.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."