Biri düşünün Osmanlı'da yaşamış, büyümüş ve katıldığı savaşta kafasına aldığı darbeyle düştüğü yerden kalkamamış. Gözlerini açtığında ise İstanbul'un en gözdesi olan Sultanahmet camisinin avlusunda bulmuş kendisini. At arabaları gibi dönen tekerlekleri olan araçlar, yüksek sesle konuşanlar, yabancı konuşanlar,bağıran esnaflar, korna sesleri neresiydi burası, nereye gelmişti. Bi an araftamıyım diye düşündü. Arafta olsaydı böyle mi olurdu.İnsanlar böyle mi olurdu. Cennet olamayacak kadar kötü cehennem olamayacak kadarda iyi idi. Olduğu yerde sadece durdu. Hiç bir şey yapamadı.