Tahtanın soğuk dokusu içime işliyordu. Konuşmak, bağırmak ve hareket etmek istiyordum. Bedenimi öylesine güçlü bağlamışlardı ki kan dolaşımımı bile kesiyordu. İlaçlardan dolayı kaslarım etkisizdi. Bilirsiniz ameliyat ıvır zıvırları. Ayak sesleri her salise daha daha yakınlaşıyordu. Derin kan kokusu içindeki acıyı ve korkmuşlukları anlayabiliyordum. Birden kapı açıldı. Korkmadım. Yüzünde maske yoktu, neden kendini gizlememişti? Sarı saçları üzerinde damla damla kanlar vardı. Mavi gözleri içinde kendi yansımamı görebiliyordum. İyice gözlerini bana dikti ve "Hazırmısın?" Dedi. Sesi üzerinde yattığım demir sedyeden bile daha soğuktu. Ellerini dudaklarıma koyup "Sakın korkma!" Dedi ve ellerini çekti. Derin nefes alıp verdikten sonra bana doğru eğildi ve "Sadece endişelen." Dedi. Büyük kahkasından sonra yan masada duran bıçak setinden neşteri seçti. Ciğerlerimin bulunduğu noktada nazikçe gezdirirken "bu senin için biraz kötü olacak" gibisinden şeyler mırıldandı.All Rights Reserved