Vedalar - İstanbul'dan Viyana'ya

1950'lerin sonlarına doğru, Halit Günebakan artık Viyana'da sakin bir yaşam sürmektedir. Fakat bir gün, ansızın aldığı bir kararla, yıllardır eline almadığı kalemi yeniden kâğıda dokundurur. Geçmişin hülyasında çocukluk arkadaşları Ali Haydar ile Zeynep'i yad eder. Bu unutulmaz maceraları, ömrünün en değerli varlığı olan kızına yazdığı mektuplara nakşeder.

Ve işte bu hatıralar, Halit'in Vedalar adlı eserinin temellerini atar.

1930'lar Türkiye'sinde yeniliklerin köklü geleneklerle çarpıştığı o çalkantılı yıllarda, Ali Haydar'ın hırçın tabiatı, dostların kaderini sıkça bir araya getirmiş, bazen de onları ayrılığa sürüklemiştir. Halit ve Zeynep, Ali Haydar'ın aykırı mizacını çok iyi tanır; ancak ne Halit'in serinkanlılığı ne de Zeynep'in müşfik gönlü, Ali Haydar'ın hudutsuz arzu ve inatlarının önüne geçmeye yetmez.

Bir gün, beklenmedik bir hadise, Halit ile Ali Haydar'ı doğrudan karşı karşıya getirir. Bu yüzleşme, yıllarca süren dostluklarının en büyük sınavı olacaktır. Halit, Ali Haydar'ın öylesine güçlü bir ihtirasla sürdürdüğü tutkusuyla yüzleşirken, bir yandan da kendi kalbinde büyüyen derin tereddütlerle, hayal kırıklıklarıyla mücadele eder. Hangi duygusuna tutunacağını, hangi düşüncesini doğru kabul edeceğini kestiremez. Ali Haydar ise yıllar boyu kaçtığı yalnızlıkla, nihayet yüzleşir. Dostluğunun çözülüşünü sessizce izler.

Bu hazin ayrılığın ortasında, Zeynep bir müddet çaresizlikle baş etmeye çalışır. Fakat sonunda bu yükten kurtulmak için uzaklaşmaya karar verir. İçinde kırık dökük bir umutla, hayatını yeniden kurmaya koyulur ama bu karar, bir dostluğu geride bırakmaktan çok daha fazlasıdır.

Yılların eskitemediği hatıralar içinde dostlukların bir yeri olsa da, artık her veda, Halit'in ruhunda derin bir yara açar. Ve her geçen gün, bu vedalardan duyduğu nefret g