" Umutum, sevgilim, aşkım, yakışıklım, her şeyim sen çok özledim.Sana sarılmayı, koklamayı, saçlarınla oynamayı, gökyüzü gibi masmavi gözlerinde kendimi görmeyi..." artık gözlerimden yaşlar geliyordu. "Tek yapa bildiğim seni düşünmek, seni bir an olsun unutmamak. En önemlisi de bu, değil mi?"
İki tane aşık var. Biri ölmüş, diğerinin ruhu ise sevgilisin öldüyü gün ölmüş. Yaşayan bir ölü gibi yaşıyor.
Siz hiç başka ülkede yaşıyan birisini sevdiniz mi?
Onlar başka dünyalara yaşıyor, ama sadece bedenleri. Çünki onların ruhları birdi...
Bu kitap her zaman kalbimizde yaşayan sevdiklerimize gelsin...
Ömrünü adadığı erkek ona ihanet ettiğinde bir insan ne yapmalıdır?
Pelin'in hayatı boka sarıyordu. Hayal ettiği işi yapamadığı gibi çocuk istediği eşinin başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmişti. Hayatından ne istediyse hiçbir zaman elde edememişti.
Aslında hayatının hangi nokta da ters gitmeye başladığını biliyordu.
Lise yılları....
Ama geri dönüş yoktu öyle değil mi?
Bir gece annesinin evinde kalırken ev telefonunun çaldığını duydu. 90'lardan kalma telefonun hala çalıştığını bile bilmiyordu. Aldığı uyku ilaçlarının etkisi bedenini ele geçirirken telefonu kaldırdı ve kulağına götürdü.
Sonrası ise karanlık.
Kendine geldiğinde annesinin evindeki yatağında uyandı. Ne olduğunu çok geçmeden anlamıştı. 1998 yılındaydı. 17 yaşındaki haline geri dönmüştü.
Geriye hayatını değiştirmek kalıyordu.
Üstelik eğer başarılı olursa okulun popüler çocuğunun da hayatını kurtarabilirdi. Tabi bunu yaparken ona aşık olmazsa.
Bunu başarabilir miydi?