"...Düşerdim yine gülüşüne..."
Bir mesajla başladı her şey. Ne sıradan bir gün sıradan kalabildi ondan sonra, ne de kalp yerli yerinde. Ne his varsa adını koymakta geciken, ne soru varsa cevabını sessizce arayan, hepsi bir bir çıktı ortaya. Hayat, okul koridorlarına sığmayacak kadar büyüdü, duygular bir telefon ekranına sığamayacak kadar derinleşti. Sessizlik bazen çığlıktan daha çok şey anlattı; bakışlar, kelimelerin sustuğu yerde konuştu. Herkesin bir maskesi vardı, bazıları parlak bazıları neredeyse şeffaf. Ve bazı insanlar, bütün karmaşanın ortasında bir yabancı gibi değil, bir tamamlayıcı gibi duruyordu.
Ne olduğu belli olmayan hisler, bir adı olmayan başlangıç ve zamanı gelmeden gelen bir bağ. Tesadüf gibi başlayan şeyler bazen en büyük rastlantı olur. Ve bazen, hayat seni tam da kaçmak istediğin yere sürükler. Belki de bazı hisler, sesli söylenmediği sürece daha gerçektir.
Alin, Kiraz çiçeği mahallesinde kendi halinde yaşayan bir kızdır. Ancak bu sade yaşamı, mahalleye geri dönen arkadaşının abisi Kılıç ile bozulur.
Bazen bir salıncak, bir kıvılcımı doğurur.
...
Şimdi izninizle size soruyorum.
Siz de bizimle salıncağa binmek ister misiniz?
Unutmayın, salıncaklar sadece mutlu etmez. Aynı zaman da yakar. Öyle bir yakar ki mutluluk duyarsın alev almaktan.
Ta ki kül olana kadar.
...