Boğazımdaki parmaklarıyla yutkunduğumu anladığı gibi, dudaklarıma vahşice yapıştı.
Boynum yukarıya baktığı için ağrımaya başlamıştı. Kendimi geri çekerek öpücüğü sonlandırmaya çalıştım. Ama çabam, göbek taşında bacaklarımın arasından bedenime uzanmış bir adet Adar ile sonuçlandı.
Kendisini dudaklarıma o kadar kaptırmıştı ki, işin rengi değişmeye başlıyordu.
Sertleşmiş erkekliğine, sulanmış kadınlığımı sürttüğüm sırada, hangi pozisyona evrildiğimizi fark ederek durakladı.
Bacaklarımı beline sararak onu adeta kuytu köşeme hapsettim.
"Seni sikmemi istiyorsan, bunu açıkça söylemelisin Zühre!"
Anın verdiği şehvet duygusu ile yanaklarımı öpüyor, oradan da çenemi ısırıyordu. Eller ise bedenimde dokunduğu her yeri arsızca okşuyordu. Adar'ın söyledikleri safi hisleriydi, düşünmüyordu. İçinden geçen neyse onu konuşuyordu.
Zühre.. daha önceki sevişmelerimizde de duymuştum. Ama en ağırı şu an olmuştu. Sevdiği kadının ismini mekanın tabelasına bile işlemişti Adar. Bu kadın, Adar'ın benliğine kazanırken kim bilir neler yaşanmıştı?
"Nişan attığın şu kadın.. Zühre." dediğimde, Adar'ın bedeni farkındalıkla kasıldı. Bu ismi benden duymayı beklemiyor gibiydi. Anın vermiş olduğu tüm güzel duygular sanki bir anda yok olmuştu. Benim adım Venüs.
"Onu hala seviyor olmalısın." Kadın belki de bana benziyordu, bu yüzden Adar beni takıntı haline getirmiş olabilirdi.
Adar üstümden yavaşça doğruldu. Soru dolu gözlerle bana bakarken, "İş yerinde konuşuyorlardı. Sen de şimdi bana öyle seslenince.." diye açıklama yaptım.
Adar • Venüs
Soydaş
Venüs ve Adar'ın mekan Zühre'de yaşadıkları tek gecelik ilişkilerinin ardından, geçmişte saklı kalan sırlar gün yüzüne çıkıyor! Tutku bedenlerini ele geçirirken, kalpleri de aralarındaki bu çekimi kabul edecek mi?