Reis Ağa, "Yatağa otur." dediğinde, "Kimin yatıp kalktığını bilmediğim yere oturmam." dedim.
Sinirlenerek beni yatağa ittirdi ve üstüme uzandı.
"Hey! Ne yapıyorsun? Kafayı mı yedin?" diye bağırdım.
Yatakla arasına tam anlamıyla sıkışmıştım. Olayın şokuyla tepki bile veremedim.
"İster Asrın ol ister Arven, kim olursan ol. Bu gece karım olacaksın." dedi. Ne saçmalıyordu bu?
"Adam gibi konuşmaya çalış.." cümlemi tamamlayamadan, ağanın dudakları dudaklarımı buldu.
Alt dudağımı ısırdığında acıyla inledim ve dudaklarım istemsiz olarak aralandı. Beni o kadar tutkulu öpüyordu ki, beynimden vurulmuşa döndüm.
~ KONAĞIN DELİSİ ~
Bana kurulan tuzağı fark ettiğim an, benim için tesadüflerle dolu yeni bir kader çizilmişti.
Bu ikinci şansım; hiç bilmediğim topraklarda, daha önce tatmadığım duygularla çevrili olacaktı.
Annemin intikamını almak için çıktığım bu yolda, beni bekleyen biri vardı. Aşiret ağası Reis Candar!
Ben ise, herkesin önünde korkudan titrediği Deccal'dim.
જ⁀➴ఌ︎.𓇢𓆸
"Evdeki hizmetçiler neyse sende o sun"
zorundalıkda olsa ben onun karısıydım.
"Bekaretini bozduktan sonra sana asla elimi bile sürmeyeceğim şu karşıdaki koltukda yatıp kalkacaksın asla yakınıma gelmeyeceksin!" dedi kalın sesiyle.
Ben bir ömür bu adamla nasıl evli kalacaktım.